Sayfalar

9/19/2012

ASLINDA BIR KONU VAR - 2

bir önceki versiyonda şunu söylemiştim: "o'sensei ueshiba'nın da dediği gibi, acaba karmaşayı çözmek için tam ortasına mı girmek gerek mesela? " zaten karmaşa geliyor eliyle ayağıyla ve çözülmek sorunda kalıyor sanki...

doğruları çizerken nasıl davrandığımı tam olarak göremediğimi anladım. insan, içinde bulunduğu hissiyat ve hal içindeyken, o "an ve durum" için doğrularını çiziyor işte. bir yanlışın tam karşıtını yapmak, doğru olmuyor örneğin. bir örnekte kötü sonuç almak, o şeyi yanlışlamıyor. her durumun bileşeni birbirinin aynı olmuyor mesela. ama bunu anlamak için on tane yanlış yapmak gerekebiliyormuş benim için. 

şimdi bakınca, önceden yazdığım bir sürü şeyi sadece anı olarak saklamak gerektiğini düşünüyorum. "doğrusu şöyledir, böyledir" diye anlattığım pek çok şey, belli bazı durumlarda yine doğru olabilir tabii ki, inanç sistemlerinin kendi içindeki tutarlılıklarını takdir etmek gerek. yine de, şimdi bakınca düşündürtse de, nafile "kontrol altında tutma, korunmaya çalışma, kaçma" çabaları gibi geliyor kendi adıma... ailelerimizin "benim olmadı yavrumun olsun" diyerek herşeyi önümüze sermelerinde yaptıkları hata gibi... bir şeyden duyduğumuz rahatsızlığı, o şeyleri düzenlemek yerine tamamen ortadan kaldırmak ya da tam tersini yapmakla kendimizi nasıl daha da dar sınırların içine sokuyoruz... "ailemle sıkıntım var, madem öyle ailem olmasın" demek gibi... "aidiyet beni bozdu, hiç ait olmayayım" demek gibi, "evlilikler boktan sonuçlandı o zaman hiç evlenmeyeyim" gibi, "okul hayatımızı bok etti, hiç kimse okula gitmesin" demek gibi... halbuki hepsinin düzenlenebilir ve yeniden tanımlanabilir olması mümkün, değil mi?

bütün doğrular arasında bir tane denge noktası olmayabilir yani. dengeyi bulmak amaçlı davranınca da belki, gözlemcinin etkisi ile bütün dengeler yitebilir... akıp gitmek, dengesizken de yapılabilir belki...

acaba düşünmeyi bilmiyor muyum cidden yahu? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder