Sayfalar

2/07/2012

Kafa Karışıklığı ve Ayak Parmakları

"Tepeden tırnağa" derken, sanırım "en yüksekteki saç telinden, ayak parmaklarının tırnağına kadar bütün beden" denmek istenir.

Peki, bir insanın tepeden tırnağa sağlıklı olması ne demektir? Bu da, sanırım hem fiziksel(tırnak) ve hem de akıl(tepe) kastedilmektedir :) :P neyse, bunun ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz bilmesine de varmaya çalıştığım nokta biraz tanımlansın istedim.

Bir arkadaşım(arkadaşım mıydı gerçekten bilemedim bir türlü), ayak parmaklarının uzunluğundan ve eldeki işaret ve orta parmakların ayaktaki versiyonlarının yapışıklığından pek şikayetçiydi. Bir türlü güzel olduklarına kani olamadı kızcağız. Üzülmüştüm onun için. Geçen gün aklıma geldi, sonra düşündüm bunun üzerine. Tepeden tırnağa sağlıklı olmanın önemini vurguladım kendime.

Bir insanın, ayak parmaklarının güzelliğine bu denli takabilmiş olmasının nedenleri olmalıydı. Kafası cidden karışmış olmalı. Hangi adam, bir kadını ayak parmaklarının güzelliğine göre seçer ki? Ancak, kendinden emin olmadığı, güvenemediği bir şeyleri yansıtmış olmalıydı zavallı güzelim ayak parmaklarına... Sadece o değil, hepimiz benzer şeyler yaptığımız için, yazmak istedim bu konuda.

Düşündüğüm şey aslında şu:

İnsan kendinden en iyisini bekler bilirim. Mükemmel görünmeli, mükemmel yazmalı-okumalı, işinin en iyisi olmalı vs. Bunun da temeli konusunda kafam karışmıyor değil. Birbirini besleyen iki şey var; kendini aşağılama ve yüceltme.

Bu ikisi, el ele tutuşmuş, sürekli bas misali var eder birbirini. Bir gün mükkemmel hisseden insan, ertesi gün aşağılar hiç durmadan kendini. Çünkü bu sırada, yücelttiği kişi-kişilerin tutumu da önemli bir rol oynar tabii. Ya da aşağıladığı kimseler ve işte, sonuçta, biricik ve özel olduğunu hissetme çabası içinde, herkesin ayak parmakları yapışıkken, kendininki farklı olsun ister, böyle olmadığını her gördüğünde, gıcık olur kendine, üzülür; yani kafası karışır: yapışık uzun ayak parmakları, insanın normal, aleladeliğini hatırlatır, fakat bazen kaldıramaz insan bunu.

Diğer yandan, nedir bu kendine güven? O kadar emindir ki kendinden insan, diğerlerine göre mükemmel olduğunu bilir adeta, sorgulanacak şey değildir. Hele aynı fikirde olmadığı zaman başkası ile, of! Boşuna dememişler "herkesin aklı toplanmış, geri dağıtılacakmış; herkes illa kendi aklını istemiş geri" :)

Velhasıl, kafa karışıklığı mı ayak parmağından çıkar, yoksa ayak parmağı mı kafadan?

Sonuçta diyeceğim şudur: kafa ne kadar karışık olursa olsun, insan yaşar durur bir şekilde; illa ki kalkar yataktan, ister sürünerek ister sevinçle; illa yer birşeyler, ve iş yapar, ve okur, ve görür... ve illa ki ilerler zaman, durdurulmaz ve sonunda illa ki ölür insan. Kafa karışıklığı da, sürekli bas misali, eşlik eder ancak zamana; sonuçta ölür insan : ister karışık ister düz kafa! Mikserlenmiş beyin salatası da anca, böyle 5 kişinin okuduğu bir blogda yer bulur...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder